Skip to main content

Son dönemde hayatımıza giren yenilikler içerisinde en çok konuşulanı ve ses getireni kuşkusuz Periscope. Sosyal medyada takipçilerinize canlı yayın yapma imkanı veren bu uygulamanın etki alanı giderek genişliyor. Özellikle Baltimore’daki olayların tüm dünyaya aktarımında çok önemli rol oynayan yeni medyanın parlayan yıldızı, başlarda kendisine karşı biraz çekingen bir duruş sergileyen Türk medyasının da son günlerde radarına girmiş durumda. Başta gazeteciler olmak üzere ünlü isimlerden markalara Periscope herkesin elinde, dilinde bu aralar. İyi kullanım örnekleri olduğu kadar, amatör ve kötü denemeler de çok fazla. Hepsi bir yana belki de çok da farkında olmasak da sosyal medya, veri, vatandaş, drone ve son olarak Periscope gazeteciliği konuştuğumuz bugünlerde yeni medyadaki dönüşümün belki de tam manasıyla “Rönesans”ının tam ortasındayız. Ve çok yakında daha da net anlaşılacak ki 140 karakterin başlattığı vatandaş gazeteciliği çağı yeni medyanın eskilerin akıllarının yetmediği dijital oyuncularıyla asıl şimdi başlıyor. Biz de gündemin bu sıcak başlığını ele aldığımız Temmuz sayımızın kapak dosyası için Periscope’un gazeteciliğe ve markalar dünyasına etkisini konunun uzman isimlerine sorduk

Periscope’un oturması için Gezi gibi bir deneyim yaşaması gerekiyor

Emre Saygı, Show TV Haber Muhabiri

Seçim akşamı görevli olduğum yerde yanıma 3 farklı kanalın ünlü muhabirlerini aldım, ve dördümüz Periscope’dan canlı yayın yaptık. Daha kanallar sonuçları açıklamadan 45 dakika hatta 1 saat önce bizim izleyicilerimiz koalisyon kimle kim arasında olacağı tartışıyordu

Periscope ve türevi uygulamaların medya düzenini baştan aşağı yenilenmeye götüreceğine inanıyorum. Sonuçta artık herkes bir canlı yayın aracı, kameraman ve muhabir. Düşünsenize Filistin’de bir çocuk alacak eline telefonu, bakın bize neler yapıyorlar burada diyecek ve ondan binlerce kilometre uzaklıkta ailesiyle kahvaltı eden George amcanın evine misafir olacak. Yani kısacası sansür, karartma vs. bunlar artık hayatımızdan çıkacak zamanla. Tabii bunun etkisini görmemiz biraz süre alacak. Örneğin Twitter ilk çıktığında, Türkiye’de kimse yüzüne bakmadı ancak ne zamanki Gezi Eylemleri yaşandı, işte o zaman kıymete bindi. Çünkü en basit ve hızlı bilgi oradaydı. İşte Periscope’un da hem dünya da hem de Türkiye’de oturması için Gezi gibi bir deneyim yaşaması ve kimliğini oturtması gerekiyor. Akşamları bazen farklı yayınlara göz atıyorum da gerçekten çok geliştirmemiz lazım kendimizi Amerika ve Avrupa’ya yetişmek için, bu net görünüyor. Dünya’da adamlar stüdyo kurmuş bu iş için, ya da neredeyse sualtında yayın yapacak hale gelmiş, biz de ise kızın ya da oğlanın biri almış telefonu eline, yayılmış yatakta ” Beni beğeniyor musunuz ?”, “Ay çok tatlısın sen buluşsak mı?” gibi 5.sınıf çöpçatan sitelerine döndürmeye çalışanlar oluyor bu işi. Tabi şu da var, bu iş etki ve tepkidir ki Periscope’da bu geri dönüş çok hızlıdır. Sen kaliteli iş yayınlarsan, insanlar da sana ona göre mesajlar yazar. Bugüne kadar bizim yayınlarımıza on binlerce kişi mesaj attı ve çok şükür ki hiç küfür eden olmadı.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9