Skip to main content

“Dijitalleşme, kurumda bir şeyleri düzeltmiyorsa işe yaramaz. Sadece dijital olmak için dijitalleşme yapılmamalı”

Dijitalleşme, memleket kurumlarının toplantı ve konferans salonlarının mezesi durumunda. Birçok CEO dijitalleşmenin öneminden dem vururken, çok azı bu konuda somut adımlar atabiliyor. Kurumlar dijital dönüşümle, değişen rekabet şartlarına uyum sağlamak derdinde. Derdin büyük olduğu yerde fırsatlar da çok oluyor. Dijital değişim elçileri, dönüşüm danışmanları ve uzmanları her yerde. Herkes değişmeyen yandı diyor. Ancak çoğu lider, değişime nasıl ve nereden başlayacağı konusunda şüpheli. Temel stratejilerden yoksun, taktik seviyede kotarılmaya çalışılan dijitalleşme hikayelerinin sonu hazinle bitiyor. Türkiye’de çoğu kurum, Samuel Beckett’in meşhur oyunu Godot’yu bekler gibi bekliyor dijitalleşmeyi ama, ne gelen var ne de giden…

Dijitalleşme ve zenginlik devrimi ilişkisi

Alvin Toffler, meşhur kitabı ‘Zenginlik Devrimi’nde yeni dünyada zenginlik yaratımının üç temel dinamik üzerinde inşa edildiğini söylüyor: Uzay, bilgi ve zaman. Uzayda yeni yerler keşfetmeye çalışırken bir sürü problemle karşılaşıyoruz. Bunları çözerken ürettiğimiz teknolojiler birçok yeni endüstrinin doğmasına sebep oluyor. Bilgi, yeni ekonominin temel taşı ancak, zihinlerde oturmayan çok şey var. Bilgi nedir, anlamlı bilgi nasıl elde edilir, çağımızın veri karmaşası içinden işimize yarayacak anlamlı bilgiyi nasıl, nereden bulabiliriz? Zaman ise son derece göreceli; dünyanın hiçbir yerinde aynı hızla ilerlemiyor. Güneydoğu Afrika’da insanlar temiz su ve yiyecek bulmak gibi 200-300 sene öncesinin problemlerini çözmeye çalışırken, dünyanın bir başka köşesinde insanlar, Mars’a gitmeye çalışıyor. Alvin Toffler, zamanın bu göreceli akışına ‘zamanın desenkronizasyonu’ demiş. Zamanın coğrafi olarak görece farklı akması, zenginlik yaratımı ve transferinde bir kırılma yaratıyor. Bazı ülkeler, kurumlar ve insanlar sol şeritten saatte 260 km hızla zamanda yolculuk ederken, bir kısmı orta şeritte 100 km hızla ilerliyor, en sağ şeritteyse 70 km ile giden toplumlar, ülkeler ve kurumlar var. Hızlar arası bu farklılık zenginliğin yaratılması ve el değiştirmesi tarafında son derece belirleyici. İnovasyon yapma, teknoloji geliştirme hızı, yeni zenginlik devriminin altın anahtarı. Türk kurumları ve şirketleri konu dijitalleşme hızları olunca hangi şeritten kaç km hızla ilerliyor?

Henkel neler yapıyor?

Henkel, dünya genelinde 53 bin çalışanı, yıllık 20 milyar avro cirosu olan dev bir kurum. Gelirlerinin yüzde 40’ını da gelişen pazarlardan elde ediyor. Henkel, 3 temel kategoride değer üretiyor: Yapıştırıcılar, kişisel bakım ve ev temizlik ürünleri. Şirketlerin görevi, müşterileri için anlamlı ürün/hizmet kategorileri oluşturmak ve bu değerleri kesintisiz olarak müşterileriyle buluşturmaktır. Bir başka deyişle, kurumlar sürekli değer üretip, bunları kesintisiz bir şekilde müşterilerine ulaştırmakla yükümlü. Peki dijitalleşme işin neresinde? Kurumlar, hedefleriyle arasındaki engelleri kaldırmak için kaçınılmaz olarak, hızla, dijitalleşmeye çalışıyor. Dijital dönüşüm projeleri, teknolojiyi kullanarak; anlamlı bilgi ve bağlantılar oluşturacak platformlar inşa etmeyi amaçlıyor. Doğru ürün ve hizmet kategorileri oluşturmak ve bu ürünleri müşterilerle buluşturmak için bilginin gerçek gücünden faydalanabilmek gerek. Dijital dönüşüm projeleri de bunu gerçekleştirmeyi hedefliyor.

Stratejileri ve taktikleri ayırın

Dijital dönüşüm tarafında stratejileri ve taktikleri birbirinden ayırmak son derece mühim. Büyük veri, IoT, AR/VR, yapay zeka gibi teknolojiler doğru bir dijitalleşme stratejisi olmadan anlamlı inovasyona hizmet edemiyor. Bir başka deyişle, taktiklerle maçı kazanabilirsiniz ama lig şampiyonu olmak için iyi bir stratejinizin olması lazım. Dijital dönüşüm projelerine yaklaşımı 3 temel adıma indirgemek isteseydim: Hedeflerle aramızdaki engelleri belirlemek, engelleri ortadan kaldıracak stratejik yaklaşımları oluşturmak, stratejileri uygulayacak taktikleri belirlemek şeklinde düşünürdüm.Henkel’in de geniş çerçevede projeleri böyle ele aldığını gözlemledim.

Kurumlarda dijital dönüşümde stratejiler, problemlerinizi çözebileceğiniz temel bakış açılarıyla ilgiliyken, taktikler bu bakış açılarını hangi teknolojilerle çözebileceğinizin cevabıdır. Örneğin: Müşterilerin ilgisini çekmek için iyi bir müşteri deneyimi sunmak güzel bir stratejiyken; müşteri deneyimini mobil uygulama ya da Chatbot’ları kullanarak sağlamak, stratejimize hizmet eden, tamamen taktik seviyede bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir. Bu sebeple kurumlar, dijital dönüşüm projelerinde danışmanlık alırken hem stratejik hem de taktik seviyede bir değerlendirme yapmalı.

Henkel’de dijitalleşme kültürü yaratmak

‘’Bir CDO’nun şirketteki ömrü 3 yıldır,’’ diyerek sözlerine başlayan Henkel CDO’su Dr.Rahmyn Kress; “Dijitalleşme, kurumda bir şeyleri düzeltmiyorsa işe yaramaz. Sadece dijital olmak için dijitalleşme yapılmamalı,” diyor. Kress, dijitalleşme eforlarını 3 ana noktada topladıklarını ifade ediyor: ”Eforların %70’i dijital teknolojilerin optimizasyonuna, %25’i anlamlı inovasyonu geliştirmeye, %5’i de aşırı yenilikçi çalışmalara ayrılmalı.” Henkel CDO’su konuştukça, asli görevinin şirket içinde bir dijitalleşme kültürü yaratmak olduğunu anlıyorum. Bu bağlamda HenkelX adında bir insiyatif başlatılmış. HenkelX’in başarılı olabilmesi için 3 konuda sürekli çaba sarf etmek gerektiğini söylüyor Dr.Kress: ‘’Dijital ekosistem oluşturmak, sürekli yeni şeyler denemek, yeni deneyimlere odaklanmak.’’

Dijitalleşme kültürü farklılıkları bir araya getirmeli

Toplantılarda mentorluk meselesinin önemine sıkça değinildi. Henkel, ‘Beautiful Minds’ adında bir insiyatif de başlatmış. ADHD (Yetişkinler için Dikkat Bozukluğu), disleksi gibi rahatsızlıkları olan, toplumda farklı algılanan değerleri ve yetenekleri buluyorlar. Bu insanların fikirlerinden, yeteneklerindn faydalanıyorlar. Dr.Kress, inovasyonun yenilikçi ve farklı insanların omuzlarında yükseleceğine olan inancından sıkça bahsetti. NASA’da çalışanların yarısının disleksi olduğunu hesaba katarsak, ne kadar haklı olduğunu anlayabiliriz.

‘’İnsanlığın son 200 yılında yaptığımız en büyük keşif bir araç ya da cihaz değil, bilimsel yöntemin kendisiydi,’’ diyor ünlü futurist Kevin Kelly. Türk şirketlerinin araçlar ve taktikleri bir kenara bırakıp, doğru metodolojileri keşfetmesinin zamanı geldi.  Bakalım zaman bizler için hangi hızda ilerleyecek. Tünelin sonundaki ışığı görebilmek umuduyla…

Hakan Akben, Dijital İletişim Danışmanı