Skip to main content

Çin’in 1,3 milyar tüketici barındırması, internet ve teknoloji şirketlerinin ölçeklerini hızlı bir şekilde büyütebileceği anlamına geliyor. Bu devasa pazarda biraz kullanıcı elde eden ve gelecek vaat eden start-up şirketleri, sadece barındırdıkları potansiyel ile girişim sermayesi fonlarını çekebiliyorlar. İnci Nehri Deltası’nda yaşanan tam da bu.

Küresel teknolojide oyunun kurallarını değiştirecek bir sonraki yeni fikir yüksek bir ihtimalle Çin’in Guangdong eyaletinde bulunan ve ülkenin en yenilikçi şirketlerinin merkezi olan Silikon Deltası’ndan gelecek.

Bu aslında yalnızca bir zaman meselesi. Girişimcilik, yaratıcılık, pazar yapısı ve iletişim altyapısının bir araya gelmesi ile birlikte ve teknoloji sektörünün ölçeği düşünüldüğünde, Çin yakın gelecekte bu alandaki liderliğini ilan edecektir.

Özellikle İnci Nehri Deltası’nda ipuçlarını görmek oldukça kolay. Dünyanın en büyük bazı yüksek teknoloji şirketlerine ev sahipliği yapan Shenzhen ve bütünüyle İnci Nehri Deltası bölgesi dünyanın öncü dijital ve ileri imalat ekosistemi haline geldi.

Silikon Deltası’ndaki olağanüstü büyümenin katalizörü Çin’de teknolojinin hızlı bir şekilde benimsenmesinden kaynaklanıyor. HSBC Grubu’nun Teknolojiye Güven adlı anketine göre; Çin’deki katılımcıların yüzde 100’ü akıllı telefon sahibi, yüzde 82’si daha önce sosyal medya üzerinden finans uygulamaları kullandığını belirtiyor, yüzde 43’ü ise akıllı bir hoparlör cihazına sahip. Dolayısıyla geçtiğimiz Nisan ayında Shenzhen merkezli internet firması Tencent’in, e-ticaret devi Alibaba’yı geride bırakarak dünyanın en büyük 10. borsaya kote şirketi haline gelmesi şaşırtıcı değil.

Baidu, Alibaba ve Tencent üçlüsüne dikkat

Batı dünyasında akıllı telefon kullanıcıları, WhatsApp, Amazon, Facebook, Uber ve Airbnb gibi farklı ihtiyaçları için farklı uygulamalar kullanıyor. Çin’de ise halk arasında BAT olarak kısaltılan Baidu, Alibaba ve Tencent üçlüsü tek bir platform üzerinden kapsamlı bir deneyim sunuyor. Bu platform sayesinde bir uygulamadan diğerine geçmeye gerek kalmadan; tüm ihtiyaçlar tek bir platform üzerinden karşılanabiliyor. Tencent’in WeChat uygulaması altı yıl önce piyasaya sürüldüğünde yalnızca bir chat uygulamasıydı. Şimdi ise 900 milyondan fazla aktif kullanıcıyla sosyal medya, ödeme, arkadaşlık, haber ve mesajlaşma gibi hizmetler sunuyor. Snapchat, WhatsApp, Skype, Instagram, PayPal, Facebook Live, Yelp, Tinder ve Apple Pay gibi uygulamaların tek bir platformda bir araya geldiğini düşünün. Buna karşılık WeChat’in Batılı denkleri tek bir platform üzerinden kullanıcılarına görece daha sınırlı bir deneyim sunuyor.

WeChat’in rakipleri tarafından sunulan hizmetleri bir araya getirerek birer kopyasını oluşturduğunu düşünmek yanlış olur. Aksine, on yıl gibi kısa bir süre önceki başlangıçlarından bu yana Çin’in internet şirketleri küresel teknoloji sektöründe yaratıcı düşünmenin lideri haline geldiler. Üç temel uygulamayı kullanarak neredeyse her şeyi alabiliyor, her şeyi yapabiliyor ve herkesle tanışabiliyorsunuz. WeChat ile yola çıkmadan önce bir alışveriş merkezinin gerçek zamanlı olarak ne kadar kalabalık olduğunu bile öğrenebilirsiniz.

Çin’in giderek kentlileşen genç nüfusu dijital teknoloji ve inovasyona hızla uyum sağlamaya devam ediyor. Anketimize göre; Çin’deki katılımcıların yüzde 90’ı teknolojinin hayatlarını kolaylaştırdığına, yüzde 89’u ise teknolojideki ilerlemelerin dünyayı daha iyi bir yer haline getireceğine inanıyor.

Gerçekten de Çinli tüketiciler yeni teknolojilerin barındırdığı potansiyel konusunda oldukça heyecanlı. Anketimiz; katılımcıların yüzde 79’unun pek çok şeyi mümkün olduğu ölçüde yeni teknolojileri kullanarak yapmayı tercih ettiğini ortaya koyuyor. Çin (yüzde 40) parmak izi teknolojine adaptasyon konusunda diğer ülkelere göre daha istekli görünüyor. Çin’in ardından Hindistan’daki katılımcıların yüzde 31’i kimlik tespiti için parmak izi teknolojisini en fazla kullanırken, terazinin öbür ucunda yüzde 9 ile Fransa ve Almanya, yüzde 14 ile Kanada yer alıyor.

‘BAT’ ve diğer Çin teknoloji şirketleri inovasyona ciddi yatırımlar yapıyor; yapay zekâ konusundaki araştırmalar da ön sırada yer alıyorlar. Medikal cihazlardan sürücüsüz araçlara ve ödeme sistemlerine kadar pek çok alanda kullanılacak olan yapay zekâ teknolojisinin hayatlarımız üzerinde elektriğin buluşuna benzer bir etki yaratacağı öngörülüyor. Çin ayrıca ülkenin dev internet şirketleri tarafından oluşturulan verilerin aktarılması için ihtiyaç duyulan fizikî altyapıyı da oluşturdu.  Bu altyapı bazı gelişmiş ülkelerdeki altyapıları geride bırakır nitelikte. Öte yandan, ülkede köylerin çoğu 4G bağlantısı kullanıyor ve pek çok Avrupa başkentlerinden yüksek hızda bir internet hızına sahip. Bu da kargo şirketlerinin modern karayolu ağı ile kapıya kadar getirdiği ürünler sayesinde online alışveriş deneyimini teşvik eden bir etki yaratıyor.

Çinli internet girişimleri geleceğin internet devleri olma yolunda

Daha da önemlisi; Çin’in 1,3 milyar tüketici barındırması, internet ve teknoloji şirketlerinin ölçeklerini hızlı bir şekilde büyütebileceği anlamına geliyor. Bu devasa pazarda biraz kullanıcı elde eden ve gelecek vaat eden start-up şirketleri, sadece barındırdıkları potansiyel ile girişim sermayesi fonlarını çekebiliyorlar. İnci Nehri Deltası’nda yaşanan tam da bu. Silikon Vadisi’nden esinlenen Shenzhen, girişim sermayedarları, aracılar ve teknoloji devlerinin eski çalışanları için bir bağlantı noktası haline geldi.

Tüm bu faktörler inovasyonda genel algıyı bütünüyle değiştiren “kusursuz bir fırtına” yaratıyor. Çin internet şirketlerinin satın alma yoluyla (Çin seyahat devi Ctrip’in Skyscanner’ı satın alması gibi) veya organik olarak (Alibaba şirketi Alipay’in küresel bir ağ kurması gibi) küresel çapta genişlemesi ile birlikte gelecek nesil global internet devleri Çin kaynaklı olacak gibi görünüyor.

Dolayısıyla, Silikon Vadisi yöneticileri kendilerini yeni fikir açısından sıkıntıda hissederlerse Çin’in Silikon Deltası’nı ziyaret edebilirler. Pek çoğunun önümüzdeki yıllarda ziyaret edeceğine eminim.