Skip to main content

Accenture, Türkiye dahil 28 ülkede 28 bin tüketiciyle CES 2016 kapsamında yükselen güvenlik endişeleri ve akıllı telefon taleplerindeki düşüşün nedenleriyle ilgili bir araştırma yaptı

Accenture’ın Türkiye dahil 28 ülkede 28 bin tüketiciyle CES 2016 kapsamında yaptığı araştırma, yükselen güvenlik endişeleri ve akıllı telefon taleplerindeki düşüşün tüketici teknolojisi pazarının büyümesini engellediğini ortaya koyuyor.

İnovasyon ile dünyadaki yaşam ve iş biçimlerine yön veren Accenture’ın CES 2016 kapsamında 28 ülkede, 28 bin tüketicinin katılımıyla hayata geçirdiği araştırma, yükselen güvenlik endişelerinin akıllı telefon, tablet ve PC’lere olan talepte azalma olduğunu ve akıllı saat, giyilebilir fitness ve akıllı ev termostatları vb. cihazları kapsayan IoT (Nesnelerin İnterneti) pazarındaki durgunluğun tüketici elektroniği endüstrisinin de önünde bir engel teşkil ettiğini ortaya koyuyor.

Güvenlik endişesi taşıyanların oranı yüzde 47…

Araştırmaya katılanların yüzde 47’sinin, akıllı telefon, giyilebilir cihazlar, akıllı ev cihaz ve uygulamaları ile benzeri IoT cihaz ya da servislerini satın almada en önemli bariyerini güvenlik endişesi ve kişisel bilgilerin gizliliği oluşturuyor. Bu yıl içinde IoT cihazı almayı planlayanların yüzde 69’u ise bu ürünlerin hacklenebileceğini, bunun da veri çalınması ve ürünlerde bozulma ile sonuçlanabileceğini bildiğini söylüyor.

akıllı cihaz güvenlik

Yüzde 24’ü IoT cihazlarını satın almayı erteliyor

IoT cihazı sahipleri ya da önümüzdeki yıl bir ürün almayı planlayanların yüzde 37’si bu cihazları ya da servisleri kullanırken daha temkinli olmayı tercih ederken yüzde 24’ü IoT ürünlerini satın almayı ertelediğini belirtiyor. Yüzde 18’i ise mevcut IoT ürün ya da servislerinin güvenli olduğundan emin olana kadar kullanmayı bıraktığını söylüyor.

Akıllı telefon ve tabletlere olan talep düşüşte…

Araştırma, aynı zamanda geleneksel teknoloji cihazlarına talebin de ağır bir ilerleme içinde olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin; akıllı telefon almayı düşünenlerin oranı geçtiğimiz yıla oranla 6 puan gerileyerek yüzde 48 seviyesinde kalıyor. Yeni bir TV ya da tablet almayı planlayanların oranı ise geçen yıla göre 8 puan düşerek yüzde 30 olarak karşımıza çıkıyor.

Giyilebilir cihazlar için de pazarda hareketsizlik söz konusu…

Araştırma, IoT cihazları pazarındaki hareketsizliği de ortaya koyuyor. Önümüzdeki yıl akıllı saat almayı planlayanların oranı geçtiğimiz yıla oranla sadece 1 puan artış göstererek yüzde 13 seviyesinde kalıyor. Giyilebilir fitness araçları ve sağlık cihazları, akıllı termostatlar ve bağlantılı ev güvenlik kameralarını kapsayan çeşitlilikteki cihazlardan birini almayı planlayanların oranı ise geçtiğimiz yılla aynı seviyede, yüzde 9 olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla önümüzdeki yıl akıllı saat satışlarının üreticileri ve perakendecileri zorlayacağı öngörülüyor; çünkü araştırmaya göre, ürünler tüketcilerin pil ömrü, kullanım kolaylığı ve tasarım beklentilerini karşılamakta yeterli performans gösteremiyor. Bütün vaatlere ve pazarın sunduğu müthiş fırsatlara rağmen güvenlik ve kullanım kolaylığı endişelerinin IoT pazarının yakın ve uzun dönemdeki potansiyelini engellediğini belirten Hayretci; bu pazarı hareketlendirmek için tüketici teknolojileri şirketlerinin ekosistem, data paylaşımı ve birden fazla şirketle entegre servis yaratma gibi konuları dikkat ve ciddiyetle göz önünde bulundurmaları gerektiğinin altını çiziyor.

Metodoloji

Araştırma, Ekim-Kasım 2015 tarihleri arasında; Almanya, Amerika, Avusturalya, Birleşik Arap Emirlikleri, Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Çin, Endonezya, Filipinler, Fransa, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, Hollanda, İngiltere, İspanya, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Macaristan, Meksika, Polonya, Romanya, Rusya, Slovakya, Suudi Arabistan ve Türkiye’de 28 bin tüketiciyle online olarak gerçekleştirdi.

Örneklem, her ülkede online popülasyonu temsil edecek şekilde 14-55 yaş arası kişilerden oluşturuldu. Araştırma ve ilgili veri modelleme, tüketicilerin dijital cihaz ve servisleri satın alma biçimleri, tercihleri, servis sağlayacılara duydukları güven ve bağlantılı yaşam tarzlarının geleceği ile ilgili algılarını ölçüyor.